İnanç Mahalleleri

Haliç boyunca uzanan inanç mahallerini duyup duymadığınız sorulabilir. Farklı dinlerin ve toplulukların uyum içinde yaşadığı inanç mahalleri; çeşitliliğin, zengin tarihin, mutfak etkilerinin ve eşsiz yerel cazibenin kültürel bir eritme potası oluşturduğu Fatih, Fener ve Balat mahallelerinden oluşmaktadır.

Alışılmışın dışında mekânların hayranıysanız, bu mahalleleri mutlaka ziyaret etmelisiniz. Güçlü bir Müslüman etkisine sahip İstanbul'un daha muhafazakâr semtlerinden biri olan Fatih ile başlayalım.

İstanbul'un en büyük dini yapılarından biri olan ihtişamlı Fatih Camii, fetihten sonra inşa edilen ilk büyük imparatorluk camisidir. Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan cami, yıkılan Havariyyun Kilisesi'nin tepesine, Konstantin ve diğer Doğu Roma imparatorlarının mezar yerine inşa edilmiştir. Cami yıllar içinde çalkantılı dönemler geçirmiştir. Orijinal yapı, 1766'da depremde yıkılmadan önce yaklaşık 300 yıl ayakta kalmış ve daha sonra yeniden inşa edilmiştir.

Ancak orijinal ve süsü avlu galerileri, kapıları ve mezarlar hala durmaktadır. Caminin etrafında kurulan ve İstanbul'un en büyük sokak pazarı olan Fatih Pazarı’nı çarşamba günleri ziyaret edebilirsiniz.

İhtişamlı Süleymaniye Camii, İstanbul'un üçüncü tepesinde yer almaktadır. Şehrin en büyük camilerinden biri olan Süleymaniye, İstanbul siluetini delip geçen muhteşem bir manzaraya sahiptir. Haliç'in muhteşem manzarasına sahip olan Süleymaniye Camii, kül rengindeki kubbeleri ve minarelerin muazzam uyumuyla dini görkemini artıran geniş bir avluyla çevrilidir. Caminin içi de manzarası kadar güzel! Süleymaniye Camii’ndeki konforlu halılar, muhteşem avizeler, rengârenk vitray pencereler ve çinilerle döşenmiş mihrap ve birçok mimari güzellik görenleri büyülemektedir.

Kanuni Sultan Süleyman ve Mimar Sinan, kubbeyi destekleyen devasa payandaları gizleyip duvarlara entegre ederek ve iki taraftaki pencere alnının altına sıra sıra monolitik porfir sütunları eklemiş ve Ayasofya'nın büyüklüğüne rakip olmaya çalışmıştır. Süleymaniye Camii, Ayasofya kadar büyük olmasa da ışık ve açıklık açısından Ayasofya'dan daha iyidir.

Caminin en göze çarpan özelliği, inceliği ve simetrisi ile caminin iç kısmına zarafet katan parlak kırmızı ve beyaz çizgili kemerlerdir. Caminin önünde çeşmeler, çiçek tarhları, padişahın kendisinin ve eşinin görkemli türbeleri bulunmaktadır. Ahşap kaplı Osmanlı evlerinden oluşan bir deniz manzarasını seyreden Süleymaniye Camii, İstanbul'un en hayret verici eserlerinden biridir. Caminin dört minaresinin silueti ufuk çizgisini kaplamaktadır.

İstanbul'un Hıristiyan merkezi Fener semtidir. Burası 1600'lü yıllardan beri şehrin ana Hristiyan Ortodoks Mahallesi olarak kalmıştır. Dolambaçlı ara sokaklarda dolaştıktan sonra İstanbul'un en önemli Ortodoks katedrali olan Aziz George Kilisesi ile karşılaşacaksınız. Kısa bir süreliğine ziyaretçilere açık olduğu için zamanlamayı iyi yapmanız gerekiyor. Kilise, Hıristiyan bir şehit olan Aziz George'a adanmıştır. Kilise Ortodoks hacılar tarafından sıkça ziyaret edilmektedir. Kilisenin en çarpıcı özelliklerinden biri, Ortodoks tarzında dekore edilmiş iç mekânıdır.

Burası İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi'nin (Konstantinopolis Ekümenik Patrikhanesi) bulunduğu yerdir. Hangi dine mensup olursanız olun, burası dua etmek ve mum yakmak için güzel bir yerdir.

Fener Rum Lisesi'ni ziyaret ettiğinizden emin olun. Bu kırmızı heybetli bina 1454 yılında kurulmuştur. Fener Rum Lisesi, Osmanlı İmparatorluğu'nun önde gelen ailelerinin çocuklarına eğitim vermiştir.

Moğolların Azize Meryem Kilisesi de kesinlikle dikkatinizi çekecek. Kilise halka açık olmasa da, ona ‘Kanlı Kilise’ lakabını kazandıran kırmızı dış cepheye hayran olacaksınız. Ortodoks kilisesi olan bu bina, ilginç bir tarihe sahiptir. Belki de İstanbul'un, Doğu Roma dönemine ait camiye dönüştürülmemiş, tek kilisesidir. Kilise yüksek duvarların arkasına gizlenmiştir ve güzel bir mimariye sahiptir. Aynı zamanda birçok azizin ve tarihten pek çok ünlü kişinin mezarlarına ev sahipliği yapmasıyla ünlüdür.

Son olarak Doğu Roma ve Osmanlı dönemlerinden günümüze ulaşan tarihi Yahudi Mahallesi Balat semtindeyiz. Yaşayanların çoğu 1894 depreminden sonra Balat'ı terk ederek İsrail, Galata veya Şişli'ye taşınmıştır. Ancak mahallede, hala geçmişten gelen kalıntılar bulunmaktadır.

İstanbul'un en eski dini yapılarından biri olan Ahrida Sinagogu zengin bir mirasa sahiptir. Romanyotlar tarafından inşa edilen sinagog, din üzerindeki etkisini gösteren ilginç bir tarihe sahiptir. Sinagogda gemi şeklinde ilginç bir teva (dua okuma kürsüsü) bulunmaktadır.

Uzak tepelerin ve ahşap kaplı evlerin görkemli bir zemininde, dördüncü yüzyıldan kalma bir kalıntı olan muhteşem Kariye Kilisesi yükselmektedir. Bu toprakların tarihi ve dini nüanslarına dokunaklı bir kaçış imkânı sunan Kariye Kilisesi, sonraki yüzyıllarda camiye dönüştürülmek üzere şekli değiştirilmiş ve daha sonra Kariye Müzesi olarak hizmet vermiştir. Sağlam Theodosian duvarları içinde yer alan kilise müzesi, Doğu Roma sanat eserlerinin zengin ve şaşırtıcı bir hazinesidir. Müze, her biri kendine özgü tarza sahip çeşitli bölümlere ayrılmıştır. Binanın sıra dışı tasarımı, tarihi mimarisinin özünü yansıtan bir dizi kubbe, çok sayıda pencere ve kemerden oluşmaktadır. Müze, Eski Ahit'e canlı bir bakış açısı sağlayan mozaikler, freskler ve orta çağ resimlerinin bolluğu ile dikkat çekmektedir. İkonik Kariye Kilisesi, dikkat çekici ve sade bir ibadet yeridir.